Dinde hâsıl olacak bu iki yaradan başka, dünyâ işinde de, büyük bir sıkıntı başgösterecekdi. Hazret-i Abbâs ve Resûlullahın mubârek zevceleri de, hak arıyacaklar, herbiri, böyle bir bağçe veyâ çiftlik istiyeceklerdi. Hazret-i Ebû Bekr için, altından kalkılamıyacak bir yük olacakdı. Bütün bu felâketlere ve sıkıntılara yol açmamak için, hazret-i Fâtımanın gönlünü hoş edemedi. Çünki hadîs-i şerîfde, (Mü’minin başına iki belâ gelirse, hafîfini seçsin!) buyurulmuşdur. Hazret-i Ebû Bekr de böyle yapdı. Çünki, bu sıkıntı, giderilebilirdi. Nitekim düzeltildi. Hâlbuki, öteki yaralar kapatılamazdı. Din işleri karışır, bozulurdu.
B — İkinci şübheye gelince: Hazret-i Ebû Bekrle hazret-i Fâtıma “radıyallahü teâlâ anhümâ” arasındaki bu anlaşmazlık sona erdiğini, Sünnî kitâbları da, Şî’î kitâbları da bildirmekde ise de, Fâtımatüz-zehrâ kendi cenâzesinde hazret-i Ebû Bekrin bulunmasını niçin istemedi? Hazret-i Alînin, kendisini gece defn etmesini, niçin vasıyyet etdi?
Bunun cevâbında deriz ki, hazret-i Fâtımanın gece defn edilmeği vasıyyet etmesi, fazla örtünmesinden ve aşırı hayâsından dolayı idi. Nitekim, vefât edeceğine yakın (Ölünce beni erkekler arasına perdesiz çıkaracaklarını düşünerek çok utanıyorum) buyurmuşdu. O zemân kadınları tabutdan kefene sarılı olarak perdesiz çıkarmak âdet idi. Esmâ binti Ümeyr buyuruyor ki, (Habeşistanda iken hurma dallarını çadır gibi ördüklerini görmüşdüm, dedim. Hazret-i Fâtıma, (Bunu yanımda yap da göreyim) dedi. Yaparak gösterdim. Çok hoşuna gitdi ve güldü. Resûlullah vefât etdikden sonra, güldüğü hiç görülmemişdi. (Öldükden sonra, beni sen yıka, Alî de bulunsun. Başka kimse içeri girmesin) diye vasıyyet etdi). İşte bunun için hazret-i Alî, cenâzesine kimseyi çağırmadı. Bir habere göre, hazret-i Abbâs, Ehl-i beytden birkaç kişi ile cenâze nemâzını kılıp, gece defn etdiler. Başka haberlere göre, ertesi gün, Ebû Bekr Sıddîk, Ömer Fârûk ve birçok Sahâbî hasta ziyâreti için, hazret-i Alînin evine geldiler. Vefât edip defn edildiğini anlayınca, (Bize niçin haber vermedin? Nemâzını kılardık. Hizmetini görürdük) diyerek üzüldüklerini bildirdiler. Hazret-i Alî, kendisini erkeklerin görmemesi için, gece defn olunmasını vasıyyet etdiğini, vasıyyeti yerine getirmek için böyle yapıldığını söyliyerek özr diledi. (Faslülhitâb) kitâbında diyor ki: Ebû Bekr-i Sıddîk ve Osmân-ı Zinnûreyn ve Abdürrahmân bin Avf ve Zübeyr bin Avvâm, yatsı nemâzında mescidde idiler. Hazret-i Fâtıma ise, Resûlullahın vefâtından altı ay sonra Ramezân-ı şerîfin üçüncü salı gecesi akşamı ile yatsı arasında vefât etmişdi. Yirmi dört yaşında idi.