384

3. Kabrler üzerine türbe yapmak, türbede hizmet ve ibâdet edenler için kandil yakmak ve mezârlara sadaka, kurban adamak şirk imiş. Bunların üçü de, Allahü teâlâdan başkasına tapınmak imiş.

Sü’ûd bin Abdül’azîz, Mekkeye ve Medîneye hücûm etdiği zemân Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” türbesinden başka, Eshâb-ı kirâmın ve Ehl-i beytin “radıyallahü teâlâ anhüm ecma’în” ve Evliyânın ve Şehîdlerin “rıdvânullahi aleyhim ecma’în” türbelerinin hepsini yıkdılar. Kabrleri, belirsiz hâle getirdiler. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” efendimizin mubârek türbesini de yıkmağa başladılar ise de, eline kazma alanın aklına veyâ bedenine sakatlık geldiğinden bu cinâyeti işleyemediler. Medîneye girdikleri zemân, Sü’ûd, müslimânları bir araya toplayıp, (Vehhâbîlik gelmesi ile, dîniniz şimdi temâm oldu. Allah sizden râzı oldu. Babalarınız kâfir idi, müşrik idi. Onların dinlerine uymayınız! Onların kâfir olduklarını herkese anlatınız! Resûlullahın türbesi önünde durup, Ona yalvarmak yasakdır. Türbenin önünden geçerken, Esselâmü alâ Muhammed denir. Ondan şefâ’at istenmez) gibi, müslimânları kötüliyen şeyler söyledi.

37 – Vehhâbîliği yaymak için kıyasıya müslimân öldüren Abdül’azîz bin Muhammed, hicretin 1210 [m. 1795] senesinde, Mekkeye üç vehhâbî gönderdi. Mekkede yapılan toplantıda, Ehl-i sünnet âlimleri, âyet-i kerîmelerle ve hadîs-i şerîflerle bunlara cevâb verince, üç vehhâbî birşey söyleyemedi. Hakkı kabûl etmekden başka çıkar yol bulamadılar. Ehl-i sünnetin haklı olduğunu, kendilerinin yanlış ve sapık bir yol tutmuş olduklarını uzun yazdılar. Üçü de imzâladı. Fekat, Abdül’azîz, siyâsî emeller peşinde, başkanlık lezzetini artdırmak da’vâsında olduğundan, din adamlarının bu nasîhatine kulak bile vermedi. Din perdesi arkasında, işkencelerini hergün dahâ artdırdı.

Üç vehhâbînin Mekkedeki müslimânlara inandırmak istedikleri yirmi madde idi. Fekat bunların hepsi, yukarıda bildirdiğimiz üç maddede toplanmakda idi. Abdülvehhâb oğlu, ibâdetler îmânın parçasıdır sözünün, imâm-ı Ahmed bin Hanbelin “rahmetullahi aleyh” ictihâdı olduğunu ileri sürüyordu. Hâlbuki, imâm-ı Ahmedin bütün ictihâdları, kitâblara geçmişdi. Mekke âlimleri, bunları inceden inceye biliyorlardı. Abdülvehhâb oğlunun bu sözünün doğru olmadığını, bu üç vehhâbîye isbât etdiler.

Üç vehhâbî, ikinci inanışlarında haklı olduklarına çok güveniyorlardı. (Mekkedeki müslimânlar, Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” ve Abdüllah ibni Abbâsın ve(Mu’allâ) kabristânında bulunan Mahcûbun mezârına giderek: Yâ Resûlallah! Yâ Mahcûb! Yâ ibni Abbâs! diyorlar.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.