418

Bu iniş makâmında, zıl makâmının bulaşıklıklarından ayrılmış [uzaklaşmış] ve şu’ûn ve Allahü teâlânın zâtına âid i’tibârâtdan kurtulmuş, sırf Allahü teâlânın tecellîsi ile müşerref olur. Ve bu tecellîden önce hâsıl olan her tecellîyi, ârif her ne kadar esmâ ve sıfât ve şu’ûnât ve i’tibârât düşünmeksizin olduğunu bilir ve tecellî-i zâtî sayarsa da, zıllerin, ismlerin, sıfât, şu’ûn ve i’tibârâtdan bir perde arkasındadır. 3/79.

Sâlik-i meczûb, ya’nî cezbesi sülûke tekaddüm etmemiş [önce sülûk yapmış, sonra cezbelenmiş] olan pîrler de, nâkısları fenâ ve bekâya ulaşdırırlar. 1/292. [Mektûbât Tercemesi: 462.]

● Sübhânî ve enel-Hak gibi ekâbir kelâmları [büyüklerin sözleri] Îşânın [onların] orta hâllerine haml olunmak [yolda iken, ilerleme zemânındaki hâllerine âid olduğunu anlamalıdır ki] ve onların kemâlleri bu sözlerinden sonradır diye ta’bîr lâzımdır. 3/75.

“Sübhânallahi ve bi hamdihî”, Cenâb-ı Hakkı şirk ve naksdan tenzîh ve ni’metlerine şükr etmekdir. Hergün ve gece yüz kerre okumalıdır. 3/17. [Se’âdet-i Ebediyye: 102.]

“Sabekat rahmetî alâ gadabî” (Rahmetim gadabımı aşmışdır) Hadîs-i kudsîsindeki gadabdan murâd, mü’minlerin günâhkârlarına karşı olan gadab sıfatımı aşmışdır, demekdir. Müşriklere karşı olan zâtın gadabını aşar demek değildir. 1/266. [Mektûbât Tercemesi: 350.]

● Sultâna secde etmek câiz ise de, terk etmelidir. 2/92. [Se’âdet-i Ebediyye: 749.]

● Secdeye diz ve el koydukda, önce sağını koyalar. 1/266. [Mektûbât Tercemesi: 350.]

● “Secde, Hudâdan gayriye câiz olsaydı, zevcine secdeyi, zevceye emr ederdim.” Hadîs-i şerîf. 2/92. [Se’âdet-i Ebediyye: 749.]

Sihr, müslimândan vücûda gelmez. [Müslimân sihr yapmaz.] Îmân ondan ayrıldığı zemân sihr tehakkuk eder. 3/41. [Se’âdet-i Ebediyye: 778.]

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.