369

Îmân, ya’nî Allahü teâlânın birliği akîdesi, bütün semâvî dinlerde başka başka olmayıp, hepsi, tevhîd esâsı üzerine kurulmuşdur. Dinlerin aralarındaki fark, sâdece ibâdet bilgilerindedir. Îsâ aleyhisselâm göğe çıkarıldıkdan seksen sene geçinceye kadar, Allahü teâlânın varlığı ve birliği akîdesinde, aslâ bir ihtilâf ve çekişme olmamışdır. Bütün havârîler ve onlara tâbi’ olanlar ve tebe’-i tâbi’leri, İncîlde açıkca bildirilmiş olan Allahü teâlânın birliği akîdesi üzere yaşamış ve öylece de vefât etmişlerdir. İbtidâ yazılan üç İncîlin [Matta, Markos, Luka] hiçbirinde (teslîs), ya’nî hıristiyanlardaki baba, oğul, rûh-ül kuds, üçlü inancına dâir tek bir harf dahî yokdu. Sonra Yuhannâya nisbet edilen dördüncü İncîl, yunanca olarak ortaya çıkdı. Bu İncîlde, Yunan felsefecilerinden Eflâtûnun fikri olan üç (uknûm) [üç asl, esâs varlık] ihtivâ eden ibâreler görüldü. O zemân, İskenderiyye mekteblerinde, Yunan felesoflarının Ravâkıyyûn ve işrâkıyyûn felsefeleri ve sözleri üzerine münâzara ve mücâdele devâm ediyordu. [Ravâkıyyûn (Stoicism): Mîlâddan üç asr önce Atinada Yunan felesofu Zenon tarafından kurulan bir felsefe mesleğidir. İşrâkıyyûn: Pisagor tarafından kurulan felsefe mesleğidir. Bu iki felsefe hakkında ileride bilgi verilecekdir.] Eflâtûn tarafdârı kimseler, Yuhannâ İncîlinin revâc bulmasını istediler. Ancak o zemâna kadar, Îsâ aleyhisselâmın dîninde hâşâ (Allah üçdür) diye bir söz işitilmediğinden, Îsâ aleyhisselâmın dînine inananlar, bunu kabûl etmeyip, şiddet ile red etdiler. Böylece, Îsâ aleyhisselâmın dînine inananlar, iki kısma ayrıldı. Aralarında pek çok münâzara ve muhârebeler oldu. Mîlâdın 325. ci senesinde Birinci Kostantin zemânında, İznikde toplanan rûhban cem’iyyeti, Îsâ aleyhisselâmın dîninin esâsı olan tevhîdi [Allahü teâlânın birliğini] terk etdiler. Eflâtûn tarafdârı olan Büyük Kostantinin baskısı ile üç uknûm fikrini, ya’nî baba, oğul, rûhül-kuds akîdesini [inancını] kabûl etdiler. O günden sonra, teslîs akîdesi her tarafa yayılmaya başladı. Îsâ aleyhisselâmın dînine inanan hakîkî mü’minler, dağılarak perîşan oldular. Böylece, Eflâtûnun felsefesi meydâna çıkıp, Îsâ aleyhisselâmın dîni terk olundu. Bu dîne inanan hakîkî mü’minler ise, gizlendiler. Bu şeklde tevhîd dîninin yerine, teslîs akîdesi geçip, gitdikçe kuvvetlendi ve Allahü teâlânın bir olduğuna îmân eden nasârâdan, şurada burada kalanları da, teslîs akîdesine sâhib kiliseler tarafından aforoz edilip, katl edilerek, imhâ edildiler. Az zemân sonra, bunlardan hiç kimse kalmadı.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.