481

Kur’ân-ı kerîmin ma’nâlarını ve din bilgilerini doğru olarak öğrenmek ve öğretmek için ve nemâzı kolay ve zevkle kılmak için, bütün dünyâdaki müslimânlar, arabcayı din lisânı olarak kullanmakdadırlar. Erkeklerin beş vakt nemâzı câmi’de cemâ’at ile kılması lâzımdır. Herkes kendi dili ile kılarsa, çeşidli milletlerde bulunan, başka diller konuşan müslimânlar, birlikde nemâz kılamazlardı. Hutbelerin terceme edilmesinde de, bu mahzûr vardır. Her kavm hutbeyi kendi dili ile okumağa kalkarsa, Türk, Çerkez, Laz, Kürd, Arnavud, Alman, Hindli gibi müslimânların Cum’a ve bayram nemâzlarında, ayrı ayrı câmi’lere ayrılmaları ve müslimânların parçalanması tehlükesi hâsıl olur.

Bu reformcular, islâmiyyeti değişdirmek, bozmak için mezheb imâmlarımızın ictihâdlarını çürütmeğe kalkışıyor. Eshâb-ı kirâm “radıyallahü teâlâ anhüm ecma’în” zemânında islâmiyyetin bozulmuş olduğunu, akllı bir dostun değil, câhil, iftirâcı bir düşmanın bile söylemesi, hattâ düşünmesi haklı olamaz. Binüçyüz sene evvel bozulmuş olan bir dînin bugün doğru bir şeklini bulmak nasıl mümkün olur? Bu reformcuların, dîni düzeltmek, doğru ictihâdları yapmak için çalışmaları boş yere olur. Mezheb imâmlarının ellerine, dînin temel bilgileri doğru olarak geçmedi ise, şimdiki dinde reformculara, o bilgilerin adı ve nişânı bile kalmamış olur. Bunlar, bu sözlerin maskesi altında, Kur’ân-ı kerîmden ve hadîs-i şerîflerden çıkararak değil de, kendi noksan aklları ve kısa görüşleri ile bularak, keyflerine göre uydurarak, ictihâd yapmak çabasındadırlar. Hak ve hakîkat parçalanamaz diyerek, dört mezhebden hangisi doğru olur diye mezheblere leke sürmeğe kalkışıyor. Öte yandan da, ictihâd serbest olmalıdır. İlericiler de ictihâd yapmalıdır diyerek, hakkı paramparça etmeği savunuyorlar. Herbiri kendi anladığını, düşündüğünü beğenip, başkalarının ictihâdını kötüleyerek, ictihâd kapısını açmağa çalışırken, kapatdıklarının farkına varamıyorlar. Derme çatma sözlerini bir tarafa bırakarak deriz ki, ictihâd etmek hakkını ve salâhiyyetini, islâmiyyet dört kişiye bırakmamışdır. Eshâb-ı kirâmın herbiri de ictihâd etdi. Onlardan sonra gelen âlimler arasında ictihâd makâmına yükselenler çok oldu. Fekat, onların ictihâd etdikleri sözleri, kitâbları bugün elimizde bulunmadığı için, mezhebleri unutuldu. Yalnız dört mezhebin kitâbları meydânda kaldı. Kur’ân-ı kerîmin tefsîri ve tercemesi işi gibi, ictihâd da, bir ihtisâs ve iktidâr işidir. Küfrü ve şirki bile ayıramayan bu reformcuların, bu ihtisâsa ve iktidâra mâlik olmadıkları da meydândadır.

34 — Reformcu devâm ederek diyor ki, (Dinlerin, sosyal düzenlerin, kısaca ilâhî ve beşerî bütün kanûnların içinde ortak olan bir şey var: korku. İslâmiyyet, yalnız sosyal menfe’atleri yapmak ve sosyal kötülükleri yasaklamak şekline sokulabilir.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.