481

(Buhârî) ve (Müslim) kitâblarında da bulunduğu (Berîka) ve (Hadîka) kitâblarında yazılıdır. En kıymetli kelâm kitâblarından olan ve medreselerin yüksek sınıflarında okutulan(Şerh-i mevâkıf) kitâbının altıyüzdokuzuncu sahîfesinde ve imâm-ı Rabbânî (Mektûbât)ının ikinci cild, altmışyedinci mektûbunda da yazılıdır. [(Se’âdet-i Ebediyye) kitâbının 54.cü sahîfesine bakınız!] Bu hadîs-i şerîfi, bid’at fırkalarında bulunan sapıklar ve kâfirler kabûl etmemekdedirler.

Dinde reformcuların üçüncü kısmı, islâm düşmanı olan sinsi kafirlerdir. Bunlar müslimân görünerek, dîni islâh ediyoruz, ana kaynaklarını meydâna çıkarıyoruz, ilk hâline getiriyoruz gibi yaldızlı sözler söyleyerek islâm dînini yıkmağa, Kur’ân-ı kerîmin ve hadîs-i şerîflerin doğru ma’nâlarını değişdirmeğe, bozmağa çalışıyorlar. İslâmiyyeti, içerden yıkmak istiyorlar. Müslimân göründükleri için ve dîni islâh ediyoruz, hurâfelerden temizliyoruz, dedikleri için, câhil halk, bu kâfirleri hakîkî müceddid sanıyor. Bunlara aldanıyor. Böylece, çok başarı sağlıyorlar. Müslimânları aldatmak için, Ehl-i sünnet âlimlerinden birkaçını medh ediyorlar. Onlara hayrân olduklarını yazıyorlar. Fekat, onların kitâblarında yazılı olan bilgilerin birçoğunu beğenmiyorlar. Bunlara hurâfe diyorlar. Bu büyük âlimlerin kıymetli kitâblarında yazılı olan hadîs-i şerîflerden, işlerine gelmiyenlere, çıkarlarına engel olanlara, mevdû’ hadîsdir, uydurma hadîsdir diyorlar. Kendi uydurdukları bozuk, zararlı şeyleri, doğru diye ortaya koyuyorlar. Böylece, bu büyük âlimlere leke sürmeğe çalışıyorlar. Bunlardan bir kısmı da, Ehl-i sünnet âlimlerinden bir ikisini dillerine dolayıp kötülüyorlar, hattâ kâfir diyorlar.

Biz müslimânlar, (Dinde reformcu) kelimesinden mezhebsizleri ve sinsi islâm düşmanlarını, ya’nî ikinci ve üçüncü kısmda olanları anlıyoruz. Yukarıdaki hadîs-i şerîfde inanışı doğru olup, bu yüzden Cehenneme girmiyecekleri bildirilen fırkaya (Ehl-i sünnet vel-cemâ’at) mezhebi denir. Bu hadîs-i şerîf gösteriyor ki, bir insan, yâ müslimândır, yâhud kâfirdir. Müslimân da, yâ Ehl-i sünnet mezhebindedir, yâhud, bid’at ehlidir. Ya’nî, sapıkdır. Bundan anlaşılıyor ki, Ehl-i sünnet mezhebinde olmayan kimse, ya’nî mezhebsiz olan kimse, yâ sapıkdır, yâhud kâfirdir.

Bugün islâm memleketlerini sarmış olan, yıkıcı dinde reformculara aldanmamak için, müslimânların çok bilgili olmaları lâzımdır. Meselâ; Sultân Abdülmecîd ve sultân Abdül’azîz hân “rahmetullahi teâlâ aleyhimâ” zemânlarında, beş def’a sadra’zam olan ve (1287 [mîlâdî 1871]) de vefât edip, Süleymâniyye câmi’i bağçesinde gömülen Âli pâşa mason idi.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.