401

Onunla harb etmek küfrdür) dedi. (İmâmetini inkâr eden kâfir olmaz) dedi. Çünki, hazret-i Alînin torunları da birbirlerini inkâr etdiler. Bir oğlu olan Muhammed bin Hanefiyye, imâm-ı Hüseynin oğlu olan Zeynel’âbidînin imâmlığını red eyledi. Muhtârın gönderdiği ganîmetlerden Ona birşey vermedi. İmâmlığını i’lân eden Zeyd-i şehîd, Muhammed Bâkır hazretlerinin imâmlığını kabûl etmedi. Şehîd olunca, çocukları Yahyâ ile Mütevekkil de, imâm-ı Ca’fer Sâdıkın çocukları ile geçinemediler. Seyyidet Nefîse hazretlerinin amcası olan bu Yahyâ, yüzyirmibeşde [125], Velîdin askerleri ile harb ederken şehîd edildi. İmâm-ı Ca’fer hazretlerinin çocukları da, kendi aralarında imâmlık için çekişdiler. Abdüllah Eftah ile İshak bin Ca’fer arasında üzücü olaylar oldu. İmâm-ı Hasenin oğulları arasında olan imâmet da’vâlarını da yazarsak, ayrı bir kitâb hâsıl olur. (Nefs-i Zekiyye) adı ile anılan Muhammed Mehdî bin Abdüllah bin Hasen Müsennâ, yüzkırkbeş senesinde Medînede imâmetini i’lân etdi. Başka imâmları inkâr eyledi. Mensûrun askeri ile harbde şehîd oldu. İmâmlığı inkâr etmek, Peygamberliği inkâr etmek gibi küfr olsaydı, bu imâmlara da kâfir demek lâzım olurdu. Hazret-i Alînin torunları, birbirlerinin imâmlığını inkâr edince, kâfir olmuyor. Başkaları inkâr edince, kâfir olur, diyemediler. Fekat inkâr etmek, muhârebeye sebeb olur. Muhârebe inkârın netîcesidir. Çünki, imâm-ı meşrû’, haklarını kullanınca, inkâr edenler, bunu beğenmez. Harbe sebeb olur. Buna cevâb veremediler. İnkâr edilen kimse ile harb etmek de, küfr olmaz demek zorunda kaldılar. Fekat hazret-i Alî ile harb edenler böyle değildi, dediler.(Seninle harb, benimle harbdir) hadîs-i şerîfini ileri sürdüler. Hâlbuki bu hadîs-i şerîf, (Seninle harb, benimle harb gibidir) demekdir. Çünki, Emîr hazretleri ile harb, Resûlullah ile harb olmadığı meydândadır. Bu hadîs-i şerîf, hazret-i Alî ile “kerremallahü teâlâ vecheh” harb etmenin çirkin ve kötü olduğunu gösterir. Kâfir olmağı göstermiyor. Birbirlerine benzetilen iki şeyin, her bakımdan birbirlerine benzemeleri lâzım gelmez. Nitekim, bu hadîs-i şerîfi, Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” başka Sahâbîler için de, hattâ Eslem ve Gıfâr kabîleleri için de söylemişdir. Hâlbuki Onlarla muhârebe etmek, söz birliği ile küfr değildir.

Bu hadîs-i şerîf, (Hiçbir sebeb olmadan, yalnız sana düşmanlık ile harb etmek, benimle harbdir) demek olmakdadır. Hazret-i Osmânın kâtilleri ile harb etmek, onların arasında, hazret-i Alî bulunduğu için, elbette Resûlullah ile harb etmek olmaz. Bir kimse, sevdiğine, senin düşmanın, benim düşmanımdır, dese, onun sevdiğinin bulunduğu bir topluluğa, ortak oldukları bir işden dolayı karşı koyan birisi, o kimsenin düşmanı olmaz.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.