401

Hazret-i Alî ile bir ictihâd ayrılığını behâne ederek, bu yüce sahâbîye saldırmak, bir müslimânın yapacağı şey değildir. Bu davranışın altında başka kötü niyyetlerin bulunduğu anlaşılmakdadır. Yezîdin, İbni Ziyâdın ve Sa’d ibni Ebî Vakkâs hazretlerinin oğlu Ömerin cinâyetlerini, acıklı acıklı anlatıp, gönülleri dağladıkdan sonra, vur abalıya diyerek bir yüce sahâbîye saldırmak, ölmüş gitmiş, bunlarla hiç ilgisi olmıyan bir ma’sûmu lekelemek, ancak ve ancak gizli bir plânın uygulanmasından başka ne olabilir? Öyle bir plân ki, aklı gideriyor, gözleri döndürüyor da Resûlullahın hadîs-i şerîfini göremiyor. Yanlış anlaşılmasın! Biz, hazret-i Mu’âviyenin hiç kusûrsuz, Peygamberler gibi ma’sum olduğunu söylemiyoruz. Evet, her sahâbînin ve hazret-i Alînin de kusûrları, hatâları olduğu gibi, hazret-i Mu’âviyenin de kusûrları yok, denilemez. Fekat, Allahü teâlâ, (Eshâb-ı kirâmdan, amel-i sâlih işliyenlerin, Allah yolunda kâfirlerle cihâd edenlerin, geçmiş ve gelecek bütün kusûrlarının afv edildiğini ve o seçilmiş, sevilmişlerin kâfir olmıyacaklarını, Cennete gideceklerini) bildirmekdedir. Bu gözü dönmüşler, âyet-i kerîmelere de karşı geliyor. Sohbet-i Peygamberî Onu kurtaramaz, diyorlar. Sohbet-i Peygamberîye kavuşanlar için, Allahü teâlânın gönderdiği âyet-i kerîmelerden ba’zılarında meâlen;

(Allahü teâlâ Onlardan râzıdır. Onlar da, Allahü teâlâdan râzıdırlar).

(Onlara Cennetleri hâzırladım. Onlar Cennetlerde sonsuz olarak kalacaklardır).

(Benim yolumda sıkıntı çekenlerin ve kâfirlerle cihâd edip ölenlerin ve öldürülenlerin günâhları afv olunacakdır. Elbette Cennetlere sokulacaklardır) buyurulmuşdur. Onaltıncı madde sonundaki hadîs-i şerîfde, sohbet-i Peygamberînin, hazret-i Mu’âviyeyi muâheze-i ilâhiyyeden kurtaracağı müjdelenmekdedir.

Bu âyet-i kerîmelere ve hadîs-i şerîflere birşey diyemedikleri için, hazret-i Mu’âviyenin “radıyallahü teâlâ anh” bu müjdelerin dışında kaldığını söylüyorlar. O hazret-i Alîye eziyyet etdiği için, kâfir oldu, diyorlar. Çünki, (Alîye eziyyet eden, bana eziyyet etmiş olur) ve (Onu kızdıran, beni kızdırmış olur) hadîs-i şerîfleri meydândadır, diyorlar. (Tuhfe) kitâbı, bu sözleri şöyle çürütmekdedir:

Deve ve Sıffîn vak’aları, aslâ hazret-i Alîye düşmanlık ile olmadı. Onu incitmeği aslâ düşünmediler. Bu muhârebelerin hakîkî sebebleri, kelâm kitâblarında ve islâm târîhlerinde doğru olarak yazılıdır. [Bunların özünü, onaltıncı maddede kısaca bildirmişdik.] Şî’î âlimlerinden Nasîreddîn-i Tûsî, Tecrîd kitâbında, (Alîye uymamak fıskdır.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.